…. bitti mi? Hadi öyleyse şimdi başlayın.
Bir şeyler atıştırdınız, lavaboya gittiniz, mesajlara baktınız, sosyal medyayı kontrol ettiniz, rutin stalk’lamalarınızı yaptınız ……. tamam okuyun artık şu bloğu….. telefonunuzun sesini de 5 dakikalığına kısmayı unutmayın. Şimdi hep beraber tekrarlayalım:
BEN SAVSAKLIYORUM (I PROCRASTINATE).
En son blog yazımı 4 ay kadar önce yazmışım, onda da ne yalan söyleyeyim biraz kolaya kaçmışım. Her ay yazma sözümü yaz süresince bayağı bir SAVSAKLAMIŞIM, evet pandemi yasakları sonrası yaz telaşesi, sınavlar, webinarlar falan yoğundum diyebilirim ama bes belli blog ve bülten işini bayağı bayağı SAVSAKLAMIŞIM.
Aklımda güzel büyük bir proje var ama bu modda devam edersem projenin sizlerle buluşması yıllar alır, acil kendimi tedavi etmem ve savsaklama diyetine girmem gerek. Diyetime ve projeme Timothy A. Pychyl’in kitabı PROKRASTİNEYŞIN’ı tekrar okuyarak ve pandemi ve yaz tatili sonrası benimle aynı durumda olanlar ve kendim için hatırlatma notlarımı yazarak başlıyorum. Bu kitabı benimle temasta olanlar bilir, sık sık tavsiye hatta hediye ederim.
Savsaklama bağımlılığı aynı kumar ve alışveriş bağımlılığı gibi diğer özdüzenleme bağımlılıkları gibi değerlendiriliyor ve maalesef ilacı hapı falan yok. Kendi kendinize mücadele ile zaman içinde yenebileceğiniz azaltabileceğiniz bir şey, mücadeleyi biraz ederseniz de mutsuz bir savsaklayana dönüşüyorsunuz. Ve mücadele kabullenmekle başlıyor.
Evet
BEN SAVSAKLIYORUM (I PROCRASTINATE).
Kitapta belirtildiğine göre farklı kültürler üzerinde yapılan araştırmalar nüfusun %20’sinin kronik savsaklayıcı olduğunu gösteriyor. Tahminimce kalan %80 de en iyimser tahminle hayatlarının %20’sini savsaklayarak geçiriyordur. Toplum refahındaki kaybı hesap edebiliyor musunuz?
Kitabı okurken savsaklayacağımı bildiğim için POMODORO tekniğini kullandım. Kitabı okumayı ve içindeki birkaç egzersizi 9-10 pomodoro’da bitirdim. Sizlere de bu pratiği öneririm, dizinizi kırıp kafanızı toplamanız açısından çok faydalı. 25 dakika çalışıyorsunuz 5 dakika ara veriyorsunuz, bunun için aplikasyonlar var. İzninizle şimdi de kurayım pomodoro’mu.
İlk itiraf benden gelsin; ne zaman fark ettim, savsakladığımı; mimarlık eğitimi çok yoğundur, hele 1. sınıfta daha eliniz kalem tutamazken bir sürü uygulama dersi ve teori dersi bir anda üzerinize gelir, nerede ise haftanın her günü 9:00-18:00 dersiniz olduğu için uygulama ödevleri için sabahlamak da eğitimin doğası kabul edilir. Yurtta kaldığım bu süreçte bir dönem arkadaşım daha saat 24:00 olmadan ödevlerini bitirir yatardı, bana ise kara geceler. Sabahlayacağım diye kantin kapanmadan alışveriş yapayım, yanıma su alayım, gece soğuk olursa hırkamı alayım, birazcık sosyalleşeyim, annemi arayayım derken bir bakmışım saat 23:00 daha ortada bir şey yok. Sonra da “şimdi yatayım sabah erken kalkayım daha dinç ve verimli olurum” derken yazık olmuş gençliğime.
Eğer masanızdaki işlere ancak akşamüzeri başlayabiliyor ve tam havaya girdiğinizde gece oluyorsa ya da sabah sporunu, dişçiye gitmeyi, yabancı dil öğrenmeyi… hedeflerinizi “çok geçerli mazeretlerle” sürekli ertelediğinizi düşünüyorsanız siz de bendensiniz, okumaya devam edin. Eğer bunun farkında bile değilseniz ve BEN ASLA SAVSAKLAMAM diyorsanız ne yazık ki bu kitabın ve notlarımın sizin için yapabileceği hiçbir şey yok, aynen devam edin.
Kitabın adı; Prokrastineyşın: Başlanıp bitirilmesi gereken işleri inatla erteleme, savsaklama ve oturup çalışmak yerine ıvır zıvır şeylerle oyalanma alışkanlığıyla mücadele kılavuzu.
Kitap 10 başlıkta, akademik araştırmaların anlaşılabilir bir dille aktarılmasından oluşuyor. Uzun süredir üzerinde çalıştığım çevik yönetim konuları iş hayatında takım üyesi olarak savsaklama ile mücadelede birçok pratiği içinde barındırdığı için her bölümü kendi deneyim ve birikimlerimle harmanlayarak özetleyip aktaracağım.
Bölüm 1- Savsaklama Nedir Neden Önemlidir?
Savsaklama şu anda yapabilecekken araya acil olmayan veya gereksiz, daha keyifli ve daha kolay işler alarak, sevdiğiniz işleri gereksiz yere mükemmel bir şekilde yaparak asıl yapmanız gereken işi yapmayı erteleme olarak tanımlanmış. Tabi burada kritik konu kendine dürüst olmak. Öncelikle neyi, neden ve nasıl savsakladığımızın farkına varmamız gerekiyor. Burada bir liste yapmamız öneriliyor: Yapmamız gereken işler ve bu işlerin bize ne hissettirdiği, motivasyon düşüklüğü, bilgi eksikliği nedeni ile ilerleyememe, hedefin büyüklüğü altında ezilme, başarısızlık korkusu hepsinin çözümü farklı. Yapmanız gerektiğini düşündüğünüz işleri listeleyin ve yanına bu işin size ne hissettirdiğini ve özellikle neden ayak diriyor olabileceğinizi düşündüğünüzü yanına yazın. Belki de gerçekten yapmanız gerektiğine inanmıyor da olabilirsiniz. Belki gerekmiyordur belki de gerektiğine ikna olmaya ihtiyacınız vardır.
Savsaklanan iş listesi uzadıkça psikolojiniz bozulacak ve kendinizi başarısız hissedeceksiniz ve bu motivasyonunuzu daha da düşürecek o nedenle temiz gerçekten yapmanız gerekenlerden oluşan sıralanmış bir listeye ulaşmanız size güzel bir başlangıç olacaktır.
Ben de yazı boyunca sizlerle kendi savsaklama listemi çalışacağım.
İŞ, GÖREV, PROJE, HEDEF VEYA FAALİYET | BU İŞ VEYA GÖREV NE HİSSETTİRİYOR, HANGİ DÜŞÜNCELERE YOL AÇIYOR |
WEB sitemi yenilemek | Mevcut da iş görüyor, kapsamlı bir değişiklik biraz vaktimi alacak. Eğitim ve webinarlar daha öncelikli. |
Blog yazıp bülten yayınlamak | Konsantre olup birkaç günü ayırmak gerekli. Önemli, güzel geri dönüşler ve bağlantılar alıyorum. Bu beni mutlu ediyor, iş potansiyeli oluşturuyor. Ama kendimi kapatıp konsantre olamıyorum. Eğitim ve webinarlar araya giriyor. |
Dolapları düzenlemek | Bence gereksiz listeden çıkaralım. Böyle de idare ediyoruz. (Gerçekten mi? Neye dayanarak böyle söylüyorum?) |
Bisiklete binmek | Tek başıma başlamaya korkuyorum, burada gerçekten bana eşlik edecek birine ihtiyacım var. |
….. | |
Sizin listenizde neler var? Bu listeyi ortaya bir yere koyun ve zihninizden erteleme geçen şeyleri anında altına ekleyin, ekleyin, ekleyin…. Sonra önceliklendirin ve çok da gerekli olmadığını düşündüklerinizi nadasa bırakın bazen mahalle baskısı ile listeye aldığımız şeyleri erteleyip duruyoruz, sonra da suçluluk hissediyoruz (burası çevik yönetim yaklaşımından ekleme) |
Bölüm 2- Savsaklama Bize Nelere Mal Oluyor?
Araştırmalar yoğun savsaklama alışkanlıkları olanların sağlıklarının daha bozuk, başarı ve mutluluk düzeylerinin daha düşük olduğunu ortaya koymuş.
Savsaklarken bizi daha mutlu eden bir faaliyet yapıyor olmanın gereği daha mutlu olmamız beklenirken içinde bulunduğumuz suçluluk ve yapmadığımız işin ağırlığı savsaklarken peşimizi bırakmıyor. Ne yalan söyleyeyim beni bir de şişmanlatıyor, savsaklama zamanını genellikle buz dolabının önünde geçirdiğim için sanırım.
Her ne kadar stresin yaratıcılığından bahsedilse de savsaklama nedeni ile son dakikaya bırakılan işlerin gerekli zamanın kalmaması nedeni ile layığı ile yapılamadığı belirlenmiş.
Öte yandan savsaklamanın; hem insanı strese sokup bağışıklık sistemine zarar verdiği hem de sağlık için gerekli olan egzersiz, sağlıklı beslenme gibi davranışları da savsaklamaya neden olduğu için insan sağlığını iki kere bozduğu tespit edilmiş.
Bu bölümde her şey bir yana asıl zarar, amacımıza giden yolda ilerlemenin vereceği mutluluktan mahrumiyet ve potansiyelimizi kullanmayarak kendi kendimize verdiğimiz zarar olarak vurgulanıyor.
Yani savsaklama nereden baksanız mutsuzluğa kendi elimizle kestiğimiz bir bilet olarak tanımlanıyor.
Değişimin birinci adımı farkındalık. Aşağıdaki tabloya siz de isterseniz savsaklamalarınızın size nelere mal olduğunu yazın. Bence kendinizi o kadar da acımasız davranmayın başlangıçta, önce çok bariz savsaklamalardan başlayın, kolay yakın vade minik olanlardan.
İŞ, GÖREV, PROJE, HEDEF VEYA FAALİYET | BUNU SAVSAKLAMAK NELERE MAL OLDU? | VAKTİNDE HALLEDİLSEYDİ NE GİBİ FAYDALARI OLURDU? |
WEB sitemi yenilemek | Potansiyel müşteri kaybı | Yeni müşteriler, gelir artışı, artan başarı duygusu, marka bilinirliği artışı |
Blog yazıp bülten yayınlamak | Potansiyel müşteri kaybı | Yeni müşteriler, gelir artışı, artan başarı duygusu, marka bilinirliği artışı |
Dolapları düzenlemek | Aradığımı bulamıyorum | Emin değilim, iki türlü de zaman kaybı |
Bisiklete binmek | Bu keyifli deneyimden mahrum kaldım, içimde uhde kaldı. | Daha fit ve huzurlu olurdum, kendimi daha başarılı hissederdim. |
….. | ||
Bence eğer bir kaybınız yoksa veya bir kazancınız olmayacaksa savsaklamaya devam edin, ama yapmam gerek diye de kendinize stres yaratıp durmayın atın gitsin listeden… En büyük kazanç ve kayıp kalemi olanları üste doğru alın (yine çevik yaklaşımlardan eklemem) |
Bölüm 3- Savsaklama ile İlgili Bilmemiz Gereken En Önemli Şey Ne?
Savsaklama bir özdüzenleme bozukluğu olarak görülüyor. Obezite, alışveriş, sosyal medya, TV, oyun, kumar bağımlılığı gibi davranışsal bağımlılıkların kökeninde “bize kendimizi iyi hissettiren şeylerin cazibesine kapılmak” yatıyor. Bu iyi hissettiren şeylerse genellikle dürtüsel, şu meşhur sürüngen beynin işleri, kısa vadede dopamin salgılama, uzun vadeli hedefin mükafatını unutup andaki zevke odaklanma. Şu an yapmanız gereken işe ileri bir tarih vermek şu an sizi stresten kurtarıyor ve rahatlatıyor, bu rahatlama duygusuna ve savsaklarken yapacağınız dürtüsel faaliyetlerin keyfine “bağımlı olmuş” olabilirsiniz.
Bilinçli beyniniz aklıselim bir zamanda bu işi şimdi yapmaya karar vermişti. Tam başına geçtiğinizde sürüngen beynin kontrolü ele aldığını hissediyorsanız öylece durun ve dürtüsel isteklerinizin geçmesini bekleyin. Hayır acıkmadınız, lavaboya da gitmeniz gerekmiyor, anneniz 15 dk sonra arasanız bir şey olmaz durun ve elinizdeki işi bitirmeye bakın.
Kitabın bu bölümünde çalışma için tablo yok; taahhüt var, söz verin kendinize:
“Eğer yapmam gereken işle ilgili hislerim olumsuz yöndeyse yani canım istemiyorsa, yarın yapsam daha iyi olacağını düşünüyorsam falan, öylece duracağım, işi rafa kaldırmak, başka bir zamana ertelemek veya tüymek yok.” SÖZ MÜ?
Eğer “şimdi canım bunu yapmak istemiyor” cümlesine ödün verirseniz geçmiş olsun, yarın da istemeyecek öbür gün de neden istesin ki.
Bölüm 4- Bugünün İşini Yarına, Yarının İşini Öbür Güne
Bu bölümde yazar, şu anki durum, gelecekteki durum tahminimiz ve aslında gelecekte ne olduğuna odaklanıyor. En basit olarak kredi kartı ile alışveriş yapma, taksit yapma duygumuza benzetebilirim. Haz hemen; ödeme ilerde ve hep o ödeme zamanı geldiğinde mali durumumuzun daha iyi olacağını düşünürüz. Ümit fakirin ekmeği insanın doğasında ümit var yoksa yaşayamayız ama kötü bir haberim de var riskler de hayatımızın parçası. Yarın bu işi yapmak için daha isteksiz ve daha zamansız olma ihtimalimiz de var.
Beyinin haz konusunda gerçekle hayali ayıramadığını duymuşsunuzdur. Siz yarın o işi yaptığınızı hayal ederken beyin sanki o iş bitmiş gibi mutlu oluyor, şu an sorumluluktan kurtulduğu için de mutlu oluyor ama beden hiçbir strese girmiyor, yarın o işi yapma zamanı geldiğinde “taksit erteleme” ile beyin yine mutluluk arıyor.
Kendi “bugün git, yarın gel”inizi yaratmayın.
Bu bölümde beğendiğim öneri: ufak bir parça iş hallederek başlayın. İsteksiz duygu durumunuz iş halletmenin verdiği mutlulukla istekli hale gelecek. Ve şu anda hem mutlu hem de iş hallediyor durumuna geçeceksiniz. Çevik yönetimdeki işi küçük görevlere bölme ve “görev kartlarının” Kanban tahtasında “yapıldı” kolonuna taşınması gibi.
Bir şeye başlamak için motive olmayı beklemeyin. Başlayın motivasyon arkadan gelir.
Bir öneri de benden gelsin: Savsakladığınız işleri yaptığınız mekana, kitaba, PC’ye ya da en iyisi lavabonun aynasına “Bugün git yarın gel” yazın. Nasıl okuyunca pek inandırıcı gelmedi değil mi? İşin başına geçmek için kendimize hep söylediğimiz bu, o zaman inanıyoruz ama.
Bölüm 5- Uydurduğumuz Bahaneler Kendimize Söylediğimiz Yalanlar
Burada yazarın kullandığı motto çok hoş: “Bahane insanın bir gecelik fantazisidir.” Yani şu an çok mutlu eder ama sonrası derin pişmanlık ve kayıp.
Bu bölümde kısa vadeli ödüllerin uzun vadeli ödüllerden cazip olması, kendimizi Süpermen, işi de çocuk oyuncağı sanarak yaptığımız planlama hataları, işi mükemmel yapmamız gerektiğini düşünüp başarısızlık korkusu ile başlamaktan kaçınmamızdan, mantığımıza ters ya da önemsiz bulduğumuz için unutma, benim suçum değil diyerek sorumluluktan kaçıp rahatlama, son dakikaya bırakıp sonra da “vakit olsa idi en mükemmel ben yapardım” diye kendini tatmin etme gibi kendi kendimize manipülasyonlardan bahsediliyor.
Aklımız başımızda iken planladığımız işi tam yapmamız gerekirken “aslında yapmasam da olur, sonra yapsam daha iyi olur, stres altında daha yaratıcı oluyorum” gibi inciler dökmeye başladı iseniz, kendinizi yakalayın. Burada önce kendi bahane cümlelerinizin bir listesini çıkarmanızı öneriliyor kitapta, bu cümleler aklınıza geldiğinde “şu an kendimi kandırıyorum, savsaklamak için maniple ediyorum” deyin ve kendinize yüz vermeyin diyor.
Benim listemde ne varmış bakalım:
Acıktım, uykum geldi, başım ağrıyor, neyse daha sonra yapsam da olur, sabahın şerri akşamın hayrından iyidir, zaten şimdi başlasam da bitmez yarın temiz kafa ile başlayayım…
Tabi benim gibi gizli şekeriniz varsa acıkma ve uyku konusunda birazcık haklı olabilirsiniz, ama bu sizi savsaklama konusunda haklı yapmaz, olaylar bu aşamaya gelmeden fizyolojik etkenleri ortadan kaldırmaya bakın.
Bir de planlama konusu önemli ne iş sandığınız kadar kolay ne de siz süpermen’siniz. Üretkenliğinizin ne olacağını ne sorunlarla karşılaşacağınzı başlamadan bilemezsiniz, bir lokma alın yapın. Bu da çevik pratiklerden inci olsun.
Mesela ben de şimdi görüyorum ki bütün kitap bir yazı için çok uzun olacak. Burada kesiyorum. Yazı çok uzun olup gözünüzü korkutmasın.
10 maddenin 5’ini yazdım; siz şimdilik bunları çalışadurun. İlk fırsatta en geç 1 ay sonraki bültende size aşağıdaki 5 maddenin özetini de yazacağım.
Belki de şu anda savsaklıyorum. Çok üstüme gelmeyin kendimi savunmak için bir sürü geçerli “mazeret” bulabilirim. Şimdi savsaklama listemin en üstünden iş almaya geçeyim.
Buradaki birçok maddedeki çözümün bir şekilde çevik proje yönetimi pratikleri içine yedirildiğini, takım içinde doğamızda olan “savsaklama” alışkanlığını azaltmak için birçok rutinin olduğunu söyleyebilirim. Ama şimdi sakın onlar neymiş diye bakıp konudan uzaklaşmayın ve savsaklama alışkanlığı ile mücadelenizi savsaklamayın. Şimdi ilk maddeden başlayarak kendinizi izleyin ve fark edin.
Bu yazıyı 3 günde nice savsaklamam ile mücadele ederek sizlere ulaştırdığım için kendimi tebrik ediyorum.
………………………………
Yazının İkinci Bölümü
Savsaklamayı Bırakmaya Çalışıyorum, Lütfen Beni Yoldan Çıkarmayın!!
Zamanı Üretken Kullanma Eğitimi
One thought on “Evet, Ben Savsaklıyorum, Ya Siz?”