“İnşaat sektörü neden dijitalleşemez” başlıklı ilk yazımda sektörün çalışanlar açısından değerlendirmesini yapmıştım. Dijitale yatkın genç neslin sektördeki kaos ve mutsuzluk nedeni ile sektörü tercih etmemesinden ve hatta sektörden kaçışından bahsetmiştim. Bu konuya eğilmek sektör firmalarının inisiyatifinde. Ancak genç nesil daha fazla yorulduğu, daha fazla risk taşıdığı, buna karşılık daha az kazandığı ve daha az saygı gördüğü inşaat sektöründe çalışmayı tercih etmiyor. Bu sene Türkiye genelinde inşaat fakültelerinin %35 kontenjanı tercih edilmediği için boş kaldı. Mimarlık fakültelerinde ise bu oran %25. Endüstri mühendisliği bölümü mezunları başka sektörlerde de çalışabildikleri için bu değerlendirmeyi yapmak zor ancak sektöre yıllarını veren meslektaşlarım inşaat sektöründe çalışacak nitelikli endüstri mühendisi bulmanın zorluğunu mutlaka deneyimlemişlerdir. Lise son gençliğinin sektörü tercih etmediği yetmezmiş gibi bir de bin bir emekle kazanıp, okuyup mezun olduktan sonra başka sektörlere geçmeyi göze alanlar var. Çoğunluğu X nesli olan ve bugünlerde emekliliğe yaklaşan mevcut çalışanlar da emekli olduklarında inşaat sektörünün durumunun ne kadar kötü olduğu ile yüzleşecekler. Biz şimdilik bu yazı çerçevesinde “Genç ve bilişime yatkın gençlerin sektörü tercih etmemesi, sektörün dijitalleşememesinin temel nedenlerinden biri” diyerek konuya bir virgül koyalım.
Bugünkü yazıda konuyu bir de Contech Startup girişimleri açısından değerlendirmek istiyorum. Gözlemlerime dayanarak; Contech girişimlerinin sektörde tutunmasının önündeki engeller nelerdir, Contech girişimcisi nasıl doğar, sektörde neyle karşılaşır ve nasıl tepki verir, isterseniz biraz da bu konulardan bahsedelim.
2015’ten beri Contech ve Proptech’lere mentorluk yapıyor, onların sektörde fark edilmesi ve inşaat sektörünün teknoloji ve insan odaklı olarak gelişmesi için projeler üretiyorum. 2018 yılı İstanbul Proje Yönetim Derneği bünyesinde gerçekleştirdiğimiz 2. Uluslararası Dinamik İnşaat Yönetimi Zirvesi, dünya genelinde teması Contech’ler ve Çeviklik olan ilk inşaat etkinliklerindendi. Bunun ardından 2020-21’de Yapı Fuarı ile birlikte gerçekleştirdiğimiz ilk YAPITECH GARAGE projesi ile Contech’ler için ülkemizde genel bir çağrıya çıktık ve ülkemizin iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki Contech Startup’larını bir araya getirerek sektörle buluşturduk.
Bu fuarla bir araya gelen Contech girişimcileri ile birlikte sinerji oluşturmak ve farkındalık yaratmak amacı ile 2021’de oluşturduğumuz ContechVerse, The Ecosystem of Contech Startup (www.contechverse.com) (o zamanki adı ile consei.tech) bünyesinde Startup’ların etkin katılımı ile sektörü geliştirmek için projeler geliştirmeye devam ediyoruz.
Bugün bu yazıda 7 yıla varan süredir Contech Startup’larla yaptığım çalışmalarda gözlemlediğim dijitalleşmenin önündeki engellere, engeller karşısında girişimcilerin davranış modellerine ve sonunda aslında sektörün ve yapı kullanıcıları olarak bizlerin nasıl kaybettiğimize değinmek istiyorum.
İnşaat sektörü teknolojik gelişmeler açısından büyük potansiyel barındırmakla beraber, bir Contech girişiminin başarısı, geliştirilen teknolojinin üstünlüğünden daha fazla girişimcinin sabrı, dayanıklılığı ve sektör dinamiklerine hâkim olmasına bağlı. Bu durumda girişimin kökeni ve kimliği, başarısı açısından büyük önem gösteriyor.
Bir Contech Girişimi Nasıl Doğuyor?
Geçen 6-7 yıllık deneyimimde inşaat sektöründe gözlemlediğim birkaç girişimci tipi var:
Bilişim kökenli girişimciler: İnşaat sektörünün dijital dönüşümde hayli geriden geliyor olması, dijital ürünler geliştiren teknoloji firmaları için cazip bir potansiyel olarak görülüyor. Bilişim kökenli girişimciler, üretkenliği artıracak inovatif bir çözüm geliştirdiklerinde aklı başında bir sektör firmasının mutlaka bunu kullanacağı kabulü ile sektöre girmeyi deniyorlar. Bu girişimciler sektörde özellikle B2B iş geliştirmenin zorlukları ve finansal yatırımcıların tanımadıkları bu sektöre mesafeli durması ile karşılaşıyorlar. Her ne kadar devlet destekleri bu girişimcilere can suyu olsa da uzun vadede hayatta kalmak ve ürünlerini pazarlamak için yatırım almaları gerekiyor. İşlerinin sürekliliği için satış yapabiliyor ve ürünlerinin kullanılıyor olması gerekiyor. Bu süreçte sektör dinamiklerine hâkim olmamanın da dezavantajlarını yaşayabiliyorlar. Sektörle duygusal bağları da olmayan bu girişimciler emeklerini daha verimli kullanabilecekleri ve daha hızlı değer üretebilecekleri sektörlere yöneliyorlar ya da girişimcilik kariyerlerini sonlandırarak, son derece değer gördükleri kurumlarda profesyonel olarak hayatlarına devam ediyorlar. Tabii her bilişim kökenli girişimci sektörde başarısız olacak anlamını taşımıyor ancak sektör dinamiklerine hâkim olmamanın büyük dezavantajını görüyorlar ve başka sektörlerde başarılı olmayı tercih ediyorlar; tabii ki kaybeden onlar değil, sektörümüz oluyor.
Sektörde çok çekmiş profesyonellerden girişimciler: İşlerini yaparken teknoloji ve veri eksikliği nedeni ile çok çekmiş olan inşaat sektörü profesyonelleri belli bir noktadan sonra kolları sıvayarak girişimci oluyorlar. Bu girişimcilerin iş fikirleri ve sektörü dönüştürme konusundaki motivasyonu son derece güçlü, bu nedenle de oldukça dayanıklılar. Sektör dinamiklerini de oldukça iyi okuyorlar. Duruma göre networkleri da iş geliştirmelerine daha uygun oluyor. Bu girişimcilerin zayıf noktası ise yazılım geliştirme konusunda olabiliyor. Kendileri kadar motive yazılımcı ortak bulmak ve maliyetlerini karşılamak zor olduğu için ürünlerini geliştirme konusunda zorluk çekebiliyorlar.
Hibrit girişimciler: Sektörden çok çekmiş bir profesyonelin bilişimci eşi veya arkadaşının bir araya gelmesinden kurulan hibrit girişimler. Yazılımcı eşin veya halden anlayan bir arkadaşın “bu işin daha kolay ve doğru yapılmasını sağlayacak teknoloji geliştirebiliriz” demesi ile bir girişim doğabiliyor. Bazen de sektörel eğitimin üzerine dijitalleşme konusunda kendini geliştiren bir profesyonelin “all in one” modeli ile sektöre çözüm geliştirmesi de mümkün olabiliyor. Buradaki kritik nokta ise erken dönemde satış veya finansal yatırım almak mümkün olmaz ise ailenin geçimi bu girişime bağlı olduğu için girişimin finansal dayanıklılığı zayıf olabiliyor.
Büyük, güçlü firmaların kendileri için geliştirdikleri teknolojiyi ayrı bir firma haline getirerek piyasaya sundukları girişimcilik hikâyeleri de mevcut tabii, ancak onlar bu yazının konusu değil, belki başka yazıda konuşuruz.
Girişim gurusu Eric Ries: “Bir ‘startup’, aşırı belirsiz koşullar altında, yeni bir ürün ya da hizmet yaratmak için tasarlanmış, insanların oluşturduğu bir kuruluştur.” diyor.
Eğer sektörümüzde Contech’lerin gelişmesini istiyorsak öncelikle girişimciyi ve girişimciliği kavramamız gerekiyor. İnovatif teknolojiler sandığımız gibi holdinglerin AR-GE departmanlarında yüksek bütçeler ve gelişmiş kaynaklar ile gerçekleşmiyor. Teknoloji sektördeki problemleri dert edinen, maddi-manevi bütün kaynaklarını bu problemleri çözmeye adayan ve hayal gücü kuvvetli “insan”lar tarafından geliştiriliyor.
Bir Contech girişimcisi olarak, ne kadar iyi bir fikir geliştirirseniz geliştirin; eğitime ve yeniliğe yatırım yapmayan, denemeyen bir sektördeyiz. Tasarıma ve düşünmeye 1 adam/saat az ödemek için sahada 1 kamyon parayı yakan bir sektördeyiz. Bu nedenle satış yapabilmek için geliştirdiğiniz teknolojiden daha çok sektördeki networkünüz ve sektör dinamiklerini bilmeniz önem taşıyor. Girişimciliğin birinci şartı müşteri ile erken evrede buluşup geri bildirim almak, ama sektör denemeye mesafeli durunca ürünlerin geri bildirimle gelişmesi de güçleşiyor. İnşaat sektörünün irrasyonel iş yapış şekli nedeni ile ürününün “peynir ekmek” gibi kapışılacağını düşünen girişimci ürününü tanıtmak için bile randevu almakta güçlük çekebiliyor. Çünkü inşaat sektörü verimsiz bir şekilde çalışmakla çok meşgul.
Buradan teknoloji firmalarına sektörden size ekmek çıkmaz uzak durun anlamı çıkmasın, şimdi çuvaldızı sektör olarak kendimize batırma vakti…
Nereden geldikleri çok fark etmeksizin Contech girişimcilerini sektörde benzer deneyimler bekliyor. Bir startup’ın başarılı olması için erken aşamada müşteri ile buluşması ve müşteriden aldığı geri bildirimlere göre kendini geliştirmesi gerekiyor demiştik. Her startup’ın başarılı olmasını beklemiyoruz tabii, bu konuda dünya ortalamalarının %2-5 arasında olduğunu unutmamak gerek. İpi göğüsleyemeyen %95-98’i kötü fikir veya kalitesiz yazılım olduğu için değil, sektörle buluşamadığı için ya da farklı iç dinamikler nedeni ile başarısız oluyor, yani aslında kaybeden startup’lar değil, onlara sahip çıkmayan sektör oluyor.
2015’ten beri çeşitli ortamlarda inşaat firmaları ile Contech ve Proptech startup’ları buluşturmak için çalışıyorum. Bu noktada biraz da alıcı tarafın davranışlarına değinelim:
2015’te mentorluk yapmakta olduğum gerçekten çok gelecek vadeden bir teknoloji geliştirmiş olan bir startup’ın kurucuları, ABD’de doktora eğitimleri sırasında geliştirdikleri teknolojiyi büyük ölçekli gayrimenkul projelerinde mobil uygulama olarak hayatımıza sokmayı denemişlerdi. Bu girişim hem Türkiye’de hem de yurt dışı hızlandırma programlarında ödüller kazanmıştı. Geliştirdikleri teknoloji IOT temelli idi ve büyük ölçekli projelerin inşaat aşamasından başlayarak kullanım aşamasında da önemli katma değer sağlıyordu. Bu girişim o dönemde dünyanın odağındaki uluslararası organizasyonlarda dahi tercih edilmiş olmasına rağmen Türkiye’de kamu projeleri ile gerekli iletişimi kuramamış, irrasyonel aracı kurumlarla muhatap olmak zorunda kalmışlardı. Özel sektörde ise bir gayrimenkul sahibi ile görüştürmek istediğimde “Gelsin çocuklar AVM’ye kursunlar” gibi bir cevap almıştık (Tabii ki ücretsiz olarak). İşlemekte olan dev kamu kurumlarımızdan birinde ise sunumu izlemeye gelen Bilgi Teknolojileri Departmanı Yöneticisi “akil” kişi ise, “bu yazılımı ben de yaparım” diyecek kadar cahil cesareti göstermişti. Hal böyle olunca bu umut vadeden girişimciler ve girişim, potansiyelini ortaya çıkaramadan sektörden çekildi. Şu anda muadilleri gecikmeli de olsa sektörde varlık gösteriyor, ancak gecikme ve o kadar beyin gücünün israf olması sektörün kaybı olarak sırtımızda duruyor.
Başka bir girişim ise “potansiyel dev müşteri” adayının “çalışsın çocuklar” bakış açısı ile hiçbir finansal sorumluluk almadan, satın alacakları ümidi ile girişimcinin hevesini suistimal etmişti. “Şu özellik de olsun, bu özellik de olsun” diye emek verirken bir anda ya pozisyon değişikliği ya da acil işlerin artması ile girişime ilgilerini yitirmişlerdi. Sektör devleri bu süreçte hevesli ve heyecanlı girişimcinin emeğini ve finansal gücünü israf etmekten ise hiç çekinmemekteler. Bazen de tersine bu teknolojinin kurum içi girişim haline gelmesini de tercih edebiliyorlar.
Başka türden bir potansiyel müşteri ise ürünün kendisi satın almadan önce mükemmel bir şekilde geliştirilmiş ve test edilmiş, startup’ın kurumsallaşmasını tamamlamış, finansal olarak çok güçlü bir şekilde teminat mektupları dahi verebilir ve 2-3 ay vadeli ödemelere dayanabilir olmasını bekliyor.
Sektörün teknolojik gelişimini baltalayan benzer örnekleri çoğaltabiliriz. Bunlar yapılmaması gerekenler.
Okullarda, devlet teşvik kurumlarında ve kuluçka merkezlerinde hep girişimcilik eğitimi veriliyor. Hiç kimse sektör firmalarına “bak gelişmek istiyorsan girişimcilere böyle davranmalısın” diye eğitim vermiyor. Sonra kaybeden firma ve sektör oluyor.
Peki, Yapılması Gerekenler Nedir?
Contech’ler daha çok B2B iş geliştirmek zorunda olan teknoloji firmaları, sektörün temel işvereni ve sektörü düzenleyen ise kamu. Ancak bu bireylerin kamuya ulaşmaları çok güç. İnşaat sektörü diğer sektörlerden farklı olarak çok yoğun sektörel çatı kurumlara sahip.
Sektörün, pes eden %95-98 girişiminin sektöre fayda sağlaması için yapabileceği çok şey var. İyi bir girişim ekosistemi doğru ürünlerin kaliteli bir şekilde gelişmesini sağlayabilir. Dünyada bunun önemli örnekleri bulunuyor. İyi işleyen bir ekosistemde startup’ın başlangıç fikri pazara tam uygun olmasa da sektörden aldığı geri bildirimlerle ihtiyaca uygun hale hatta beklentinin de üzerine geçebilir. Sektör firmaları teknoloji firmalarına yatırım yaparak hem teknolojinin gelişmesi ile hem de inşaat üretkenliklerinin artması ile daha fazla kazanç sağlayabilirler.
İyi bir teknoloji geliştirmek bir Contech startup’ın başarısında belki de %50’den bile az bir önem taşıyor, çünkü geri bildirimlerle bu ürün sektöre en kısa zamanda uyum sağlayabiliyor. En mükemmel ürün bile geliştirilse eğer sektör firmalarının kullanması sağlanamazsa bütün emekler ziyan oluyor.
Dünyadaki iyi örneklere bakıldığında devlet birinci elden Contech girişimciliğine sahip çıkıyor, kamu projelerine startup’ların ulaşması için aradaki aracılar kaldırılıyor. Sektörün çatı kurumları ekosistemde aktif rol alıyor, Contech’lerin sektör firmalarına ulaşması, girişimcilerin sektör problemlerini doğru değerlendirmesi için ortam oluşturuyor. Kontrollü ortamlarda ürünlerin denenip geliştirilmesi sağlanıyor. Hatta bu ülkeler inşaat sektöründe ucuz işçilik değil, teknoloji satan ülke konumuna geliyorlar.
Tüm dünyada inşaat sektörü zor bir dönemden geçiyor ve kurumlar teknoloji ve insan odaklı olarak farklı arayışlar içindeler. Bizim de dünyada müteahhitlik açısından lider konumumuzu korumak istiyorsak konuya önem vermemiz gerekiyor.
Bizler de Contech’lere sahip çıkarak hem inşaat sektörümüzün başarısını ve kârlılığını artırabiliriz hem de katma değeri yüksek teknoloji ihraç eden bir sektör haline gelebiliriz.
Haydi, Contech’lerle inşaat sektörünü yeniden inşa edelim.
Hepimize kolay gelsin.