İnşaat Sektörüne genç nesli çekmek

03 Eki 2025

Çalışan Doğum Oranı Bir Güven Endeksi Olabilir mi?

 Şirketinizde Doğum Oranı Kaç?

Bir yapay zeka uygulamasına, “Şirketlerin sürdürülebilir başarısı için toplam çalışan doğum oranı ne olmalı?” diye sorduğumda aldığım cevap “Şirketlerin gelişmesi böyle takip edilmez. Alakası yok.” gibi bir şey oldu.
Ama ya alakası varsa? Ya klişelere takılıp daha büyük resmi kaçırıyorsak?

Eminim şirketlerin sürdürülebilir başarısı için doğum oranının ne olması gerektiği sorusunu hiç düşünmediniz, ya da doğum oranını şirketinizde önemli bir performans göstergesi (KPI) olarak takip etmeyi hiç aklınızdan geçirmediniz. Ancak bu değer, kriz belirtilerini ortaya çıkarmamıza yardımcı olabilir.

Gelişmiş ülkelerde toplam doğurganlık hızının (doğurganlık dönemindeki kadın başına düşen çocuk sayısı) 2.1 olması, doğurganlık yenilenme düzeyi olarak kabul ediliyor ve bu değerin 2.1’in altına düşmesi nüfusun azalacağı anlamını taşıyor. Bu değeri sağlamak için doğum oranının, yani bir yılda 1000 kişi başına düşen canlı bebek sayısının, nüfusun demografik yapısına bağlı olarak değişkenlik göstermekle beraber, %15-20 arasında olması gerektiği düşünülüyor.

Türkiye’de de 2016’dan beri toplam doğurganlık hızının 2,1’in, doğurganlık oranının da % 16,5’in altına düşmekte olduğu görülüyor. TÜİK verilerine göre 2024 itibarı ile bu değerler sırası ile 1,48 ve 11,0 olarak gerçekleşmiş. Dünya genelinde özellikle gelişmiş ülkeler arasında bu durumun daha parlak olmadığını hepimiz tahmin edebiliriz. Eğitilmiş ve gelişmiş toplumlar giderek küçülüyor.

Dünya nüfusu, özellikle gelişmiş ülkelerde, yaşlanıyor. Hükümetler buna çözüm bulmaya çalışırken, şirketler sonuçlardan kendilerini korumaya çalışıyor. Örneğin, hükümetler doğum sonrası annelik iznini uzattığında ve bebeklik döneminde özel izinler verdiğinde şirketler genç kadın çalışan alımını azaltma yoluna gidebiliyor. Acaba bu kaçınma davranışları, şirketleri korktukları sonuca daha da yaklaştırıyor olabilir mi?

Bu konutu değerlendirmeye devam etmeden önce belirtmek gerekir ki, çocuk sahibi olmak bir aile meselesidir. Ayrıca sektörümüzdeki erkek çalışanlar da zor çalışma koşulları ve düşük gelir nedeniyle evlilikten ve babalıktan kaçınabiliyor. Bu yüzden bu gösterge sadece kadın çalışanlar için değil, genel koşullar hakkında da fikir verir.

Birçok sektör raporu, inşaat sektöründeki dijitalleşme ve gelişimin, genç nesillerin sektörü tercih etmemesi nedeniyle yavaşladığını ve işgücünün yaşlandığını vurguluyor. 27 Ağustos 2024 tarihli McKinsey blogunda şöyle deniyor:

“…dünya her zamankinden daha fazla üretken bir inşaat sektörüne ihtiyaç duyuyor. 2050 net sıfır hedeflerine ulaşmak için yıllık küresel sermaye harcamalarının %20 ila %30 artması gerekiyor; ancak sektör, çalışanların emekli olması ve gençlerin sektöre girmemesi nedeniyle kalifiye işgücü sıkıntısı yaşıyor.”[1]

Yani sektörümüz tam ihtiyaç anında küçülüyor.

Sanayi Devrimi insanları “kaynak” olarak gördü; her kaynağı —insanlar da dahil— tüketerek büyümeye odaklandı. Şimdi ise birçok kaynakta olduğu gibi insan sermayesinde de kıtlık yaşıyoruz.

Yetkinlik eksikliğine karşı inşaat şirketleri, sadece kendi aralarında değil, diğer sektörlerle de genç ve kadın yetenekler için rekabet etmek zorunda.

Aile Büyümesini Desteklemek, Gelişen Bir İş Yaratır

Küresel doğum oranları azalırken, birçok kuruluş ailelerini büyütmek isteyen çalışanlarını desteklemenin faydalarını fark ediyor. Aile yaşamını teşvik eden çalışma ortamları birçok açıdan çalışanların refahını ve uzun vadeli iş başarısını artırıyor. Bunun dayanağını ise şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Dinamik İşgücünü Sürdürülmesi:Çalışanların doğum oranını desteklemek, gelecekteki yetenek akışını garanti eder. Çalışanların çocukları büyüdüğünde şirkette kariyer yapmayı seçebilir ve bu, yetenek havuzlarını güçlendirir. Bu süreklilik, uzun vadeli vizyonu olan şirketler için çok değerlidir.
  • Çalışan Bağlılığı ve Sadakatinin Artırılması:Aile dostu politikalar (ebeveyn izni, esnek çalışma saatleri, çocuk bakım desteği gibi) sunan şirketler, çalışanlarının iş dışındaki hayatlarına değer verir. Bu destek, çalışan bağlılığını artırır, iş memnuniyetini yükseltir ve personel devir hızını düşürür.
  • Verimlilik ve Katılımın Artması:Çalışanların iş ve aile sorumluluklarını dengelemesi desteklendiğinde, katılım ve üretkenlik artar. Aile odaklı ortam, stresi azaltır, morali yükseltir ve karşılıklı saygı kültürünü güçlendirir.
  • Nitelikli Yeteneklerin Şirkete Çekilmesi:Yeni gelen genç nesil iş-yaşam dengesine bir önceki nesle göre daha fazla değer veriyor. Aile yaşamını destekleyen şirketler, istikrar ve uzun vadeli büyüme arayan profesyoneller için tercih edilme şansını artırıyor.
  • Daha Geniş Sosyal Etki: Doğum oranlarının düşüşünü tersine çevirmeye katkı sağlayan şirketler, nüfusun ve ekonomik dinamizmin sürdürülebilirliğine destek olup topluma fayda sağlıyor. Bu da şirketin itibarını ve sorumlu kurumsal vatandaşlık rolünü güçlendirir.

Aile büyümesini desteklemek sadece iyi niyet değil, stratejik bir avantajdır. Aile dostu uygulamalara yatırım yapmak, çalışanların hayatını zenginleştirir ve organizasyonun yanı sıra hizmet ettiği topluluklar için daha canlı, dayanıklı bir gelecek oluşturur.

 

Şirketinizdeki doğum oranı

  • Şirketinizde genç yetenek oranını ve
  • Çalışanlarınızın şirkete ve geleceğine olan güvenini

gösterir.

Ayrıca, şirketinizin nitelikli genç profesyoneller için bir çekim merkezi haline geldiği anlamına da gelebilir. Eğer bu gösterge çalışanlar arasında cinsiyet dengesi ile destekleniyor ve doğum sonrası işe dönen anne sayısı yüksek olarak gerçekleşiyorsa tebrikler—şirketiniz çalışmak için en iyi yerlerden biri ve siz de bu durumun sağladığı avantajlardan haklı olarak yararlanabilirsiniz.

Sektörümüzde 30 yaşın üzerinde birçok firma var, onlar vaktinde bu soruya kafa yormuş olsalardı, birçok genç sektörden kaçmazdı ve birçok genç meslek tercihlerinde inşaat sektörünü daha fazla ön plana almış olurdu.

Yine de henüz geç değil. Şirketinizde her 100 çalışan başına yılda kaç bebek doğuyor sorusunu sayarak ve iş gücü için uygun doğum ve işten ayrılma oranlarını değerlendirerek başlayabiliriz.

Daha genç ve kalabalık bir sektör yaratmak için hepimize kolay gelsin.

 

[1] How the construction industry can boost productivity through technology – The McKinsey UK Blog August 27, 2024

 

Bu yazı İnşaat ve Tedarik Dergisi Kasım aralık 2025 sayısında

Buluttan Bile Nem Kapan İnşaat Sektöründe Çevik Yönetim Yazı dizisinin 31. olarak yayınlanmıştır.

ŞİRKETİNİZDE DOĞUM ORANI KAÇ?” makalesi temel alınarak GOOGLE NOTEBOOK LM ile oluşturulmuş olan podcast’e dinlemek isterseniz bağlantısını buraya bırakıyorum.

Total Page Visits: 140 - Today Page Visits: 47

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir