Eğitim sistemimiz, babadan kalma işletmelerimiz, öğrendiğimiz zanaat bizim yapabildiğimiz işi satmaya çalışmaya yönlendiriyor. Hızla değişen dünyada yaptığımız ya da yapabildiğimiz iş her zaman iyi bir gelir kapısı olmayabiliyor, hatta geçerliliğini tamamen yitirebiliyor. O nedenle önce “kendimizi tanıdık” özümüze indik. Artık başka bir gözle değer sunumumuzu ve iş modelimizi tasarlarken çevremizi belli bir metodoloji ile çevre koşullarımızı analiz etmemiz gerekiyor.
Çevre derken sadece fiziksel ve coğrafi koşulları kastetmiyorum tabi ki; İşletmemizi, iş modelimizi etkileyebilecek bütün dış koşuları kastediyorum. Teknolojik gelişmelerden tutun da yasal düzenlemelere, hiç aklımıza gelmeyen rakiplerimize kadar hepsini. Bu koşulları incelemek iş fikrimizi geliştirirken fark edeceğimiz yeni fırsatları ve dikkate almamız gereken durumları görmemizi sağlar.
Bizi nasıl bir gelecek bekliyor acaba?
- Yaklaşan yasal düzenlemeler, değişen demografik yapı, gelişen teknoloji, değişen alışkanlıklar, içe-dışa göçler, iklim değişikliği, tükenen kaynaklar, yeni kaynaklar, vay efendim x nesli, y nesli, z nesli;
- Rakipleriniz, tedarikçileriniz, pazardaki diğer aktörler, aracılar;
- Pazardaki iş fırsatları, müşteri segmentler
- Makro-ekonomik koşullar, savaşlar, krizler, seçimler…
acaba sizin iş yapış şeklinizi, karlılığınızı, kaynaklarınızı, müşteri kitlenizi pazar paydaşlarınızı nasıl etkiliyor. Bize ne gibi fırsatlar ya da farklı bakış açısı ile fırsata dönüşebilecek ortamlar sunuyor.
Ve tabi destekler..başta KOSGEB destekleri olmak üzere…yapacağınız işi sektörü kalkındırmak için TÜBİTAK, SANAYİ BAKANLIĞI, ÖZEL FONLAR, AB PROJELERİ gibi devlet destekleri var mı?
Eğer bir işletme sahibi olacaksanız bir işi mükemmel yapıyor olmanız yetmez, ölçeğinize ve hedef pazarınıza göre; bazen mahalle ölçeğinde, bazen tüm dünyayı kapsayan global ölçekte değerlendirmeler yapmanız gerekir.